Katılma Alacağı Davası

Katılma Alacağı Davası 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunumuzda edinilmiş mallara katılma rejimi, yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. Aynı kanunun 218. Maddesinde “Edinilmiş mallara katılma rejimi, edinilmiş mallar ile eşlerden her birinin kişisel mallarını kapsar.” şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır.  01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallar için taraflar arasında ayrıca bir mal rejimi belirlenmemiş ise edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanmaktadır. İşbu rejim sonucu olarak eşlerin mal rejiminin sona ermesini takiben edinilmiş mallara katılma alacaklarını talep ettikleri davaya katılma alacağı davası denilmektedir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 219. maddesinde edinilmiş mallar;

-Çalışma karşılığı olan edinimler,

-Sosyal Güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler,

-Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar,

-Kişisel malların gelirleri,

-Edinilmiş malların yerine geçen değerler olarak belirlenmiştir.

 

Yine aynı kanunun 220. maddesinde kişisel mallar;

-Eşlerden yalnız birinin kullanımına yarayan eşya,

-Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri,

-Manevi tazminat alacakları,

-Kişisel mallar yerine geçen değerler olarak belirlenmiştir.

Mal rejimi yukarıda sayılan hallerden biri ile sona erdiğinde eşlerin paylarının hesaplanması için öncelikle kişisel malların ve edinilmiş malların belirlenmesi gerekmektedir. 4271 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 222./f.3 hükmü gereğince bir eşin bütün malları aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilir. Bu hükme göre kişisel malı olduğunu iddia eden davalı bu iddiasını ispatla mükelleftir. Katılma alacağının söz konusu olabilmesi için edinilmiş mal varlığı gereklidir aksi halde tüm malların kişisel mal olması durumunda katılma alacağından söz edilemeyecektir.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 229. maddesinde edinilmiş mallara eklenecek değerler düzenlenmiş bulunmaktadır. Bunlar; eşlerden birinin mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar, bir eşin mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirlerdir. Eşlerin edinilmiş malları ve kişisel malları belirlendikten sonra varsa eklenecek değerler de tespit edilmelidir.

Bu aşamadan sonra ise kişisel mallar ile edinilmiş mallar arasındaki denkleştirme kuralları dikkate alınacak, bir eşin kişisel borcu edinilmiş mallardan ödenmiş ise veya bir eşin edinilmiş mallara ilişkin borcu kişisel mallardan ödenmiş ise denkleştirme istenebilecektir. Yine eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç bedel almadan ya da uygun bir karşılık almadan katkı yapmış ise bahse konu malda ortaya çıkan değer artışının karşılığı olarak katkısı oranında tasfiye sırasında alacak hakkına sahip olacaktır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 231. maddesinde artık değerin nasıl bulunacağı belirtilmiştir. Hükme göre artık değer, eklenmeden ve denkleştirmeden elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, her eşin edinilmiş mallarının toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan miktardır. Buna göre, eşlerin artık değerini bulmak için, eşlerin edinilmiş mallarının tasfiye anındaki değeri, varsa yukarıda bahsettiğimiz eklenecek değerler ve edinilmiş mal yararına denkleştirme alacağı hesabı yapılarak aktiflere eklenir. Eşlerin edinilmiş malların toplam değerinden bunlara ilişkin borçlar düşüldükten sonra, edinilmiş malların net değeri hesaba katılır. Ayrıca yine varsa bir eşin diğerinden olan değer artış payı alacağı da aktif ya da pasiflere eklenir. Bulunan artık değerin yarısı, bir eşin katılma alacağıdır.

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ayni paylaşıma göre yapılmaz, her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olur ve malların tasfiye zamanındaki değeri esas alınır.

Katılma alacağı davası için zamanaşımı hususunda farklı görüşler olmakla beraber Yargıtay, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 178. Maddesinde yer alan Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” hükmü gereğince 1 yıllık zamanaşımı süresini esas almaktadır. Mal rejiminin boşanma ile değil de ölümle sona ermesi durumunda ise Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanır. İşbu dava boşanma davasından bağımsız olarak görülmesi gereken bir davadır. Şayet boşanma davası ile birlikte açılmış ise tefrik edilerek boşanma davasının neticesinin beklenmesi gerekmektedir. Zira boşanma, her aşamada feragat ile sonuçlanabilir. Bu sebeple, eşlerin boşanması kesinleşmeden mal rejiminin tasfiyesi mümkün olmayacağından boşanma davası bekletici mesele yapılmalıdır.



Bir yanıt yazın

Call Now Button