- Ağustos 31, 2021
- Yayınlayan: İlke Hukuk ve Danışmanlık
- Kategori: Gayrimenkul ve İnşaat Hukuku
Kamulaştırmasız El Atma, bazı sebeplerle ihtiyaç duydukları taşınmazlar üzerinde; taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını tek taraflı olarak kısıtlayarak hak sahibi olabilirler. İdarenin yaptığı bu işleme kamulaştırma denir. Kamulaştırma; Anayasa’nın 46. maddesinde “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.
Kamulaştırma bedeli ile kesin hükme bağlanan artırım bedeli nakden ve peşin olarak ödenir. Ancak, tarım reformunun uygulanması, büyük enerji ve sulama projeleri ile iskân projelerinin gerçekleştirilmesi, yeni ormanların yetiştirilmesi, kıyıların korunması ve turizm amacıyla kamulaştırılan toprakların bedellerinin ödenme şekli kanunla gösterilir. Kanunun taksitle ödemeyi öngörebileceği bu hallerde, taksitlendirme süresi beş yılı aşamaz; bu takdirde taksitler eşit olarak ödenir. Kamulaştırılan topraktan, o toprağı doğrudan doğruya işleten küçük çiftçiye ait olanlarının bedeli, her halde peşin ödenir. İkinci fıkrada öngörülen taksitlendirmelerde ve herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Ancak bazı durumlarda idarenin usul ve yasaya uygun davranmayarak taşınmazlar üzerinde malikin mülkiyet hakkını kısıtlayan işlemler yaptığı ve buna karşılık bir bedel ödemediği görülmektedir. Bu işleme ise kamulaştırmasız el atma denilmektedir. Kamulaştırmasız el atma hukuki ve fiili el atma olarak ikiye ayrılır. Fiili el atma idarenin herhangi bir kamulaştırma kararı olmaksızın taşınmaza el atması anlamına gelirken hukuki el atma belediyelerce yapılan imar planlarının, fiili olarak uygulanmaması ve fiilen kamulaştırma yapılmaması sonucunda taşınmaza el atma anlamına gelmektedir.
Peki, taşınmazına kamulaştırılmadan el konulan malik ne yapabilir? Şartları oluşmuş ise el atmanın önlenmesini isteyebilir. Malik bu dava ile mahkemeden, idare tarafından yapılan haksız el atmanın sona erdirilmesini talep eder. Malik el atmanın önlemesini talep etmiyor ise idarenin haksız olarak el koyduğu taşınmazın değerini de talep edebilir. Buna kamulaştırmasız el atma davası veyahut bedel davası da denilmektedir. Yargıtay’a göre; işbu dava ile idarenin haksız fiili nedeniyle malikin uğradığı zararın tazmini sağlanmaktadır. Malik, el atmanın önlenmesi ve kamulaştırmasız el atma davasının yanında ecri misil davası da açabilir. Haksız işgal tazminatı olan ecri misil; rızası olmaksızın bir taşınmaz malın işgal edilmesi üzerine, mülk sahibinin işgal edenden isteyebileceği tazminata denilmektedir. Ecri misil 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir ve diğer davalarla beraber talep edilebileceği gibi ayrı dava yoluyla da talep edilebilir.
İdarece gerçekleştirilen hukuki el atmalara karşı açılacak davalarda İdare Mahkemeleri görevliyken, fiili el atmalara karşı açılacak davalarda Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. 09.10.1956-04.11.1983 tarihleri arasında gerçekleşen fiili el atmalara karşı öncelikle idareyle uzlaşma prosedürünün işletilmesi gerekmektedir, bu tarihler arasında gerçekleştirilen işlemlere karşı açılacak davalar için uzlaşma usulünün uygulanmış olması bir dava şartıdır. 04.11.1983 sonrasındaki işlemler için ise uzlaşma prosedürünün işletilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Kamulaştırmasız el atma ile ilgili hukuki problemleriniz hakkında alanında uzman bir avukattan yardım almanızı tavsiye ederiz.